NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
10 - (1982) حدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
أبو بكر (يعني
الحنفي).
حدثنا
عبدالحميد
ابن جعفر.
حدثني أبي؛ أنه
سمع أنس بن
مالك يقول:
لقد
أنزل الله
الآية التي
حرم الله فيها
الخمر، وما
بالمدينة
شراب يشرب إلا
من تمر.
{10}
Bize Muhammed b. Müseanâ
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Bekr (yâni Hanefi) rivayet etti. (Dediki):
Abdu'l-Hamid b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bana babam rivayet etti ki;
kendisi Enes b. Mâlik'i şunu söylerken işitmiş :
— Allah içerisinde
şarabı haram kıldığı âyeti indirdi. Medine'de kuru hurmadan başka içilen bir
içki yoktu.
İzah:
Bu hadîsi Buhari
«Mezâlim», «Tefsir» ve «Eşribe» bahislerinde, Ebû Dâvud «Eşribe»'de muhtelif
râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Vak'a Ebû Talha'nın
evinde geçmiştir. Ebû Talha Hz. Enes'in üvey babasıdır. İsmi Zeyd b. Sehl
E1-Ensâri'dir. Akabe, Bedir, Uhud vesâir bütün gazalarda Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellemj ile beraber bulunmuştur. Onun vefatından sonra kırk yıl daha
yaşayarak Şam'da vefat etmiştir. Denizde vefat ettiğini söyleyen de vardır.
Fâdıh: Esas itibariyle
kızarmaya veya sararmaya başlayan koruk hurma demektir. Fakat sonradan korukla
olgun hurmanın karışımına, korukla kuru hurmanın, karışımına, sadece koruk
hurmaya ve sadece kuru hurmaya fâdıh denilmiştir. Anlaşılıyor ki, şarab haram
kılınınca evinde şarabı bulunan müslümanlar peyderpey onu sokaklara dökmüşler
hattâ şarab sokaklarda sel gibi akmıştır.
El-Mühelleb: «Şarabın
yollara dökülmesi, haram kılınıp terk edildiği şâyî olsun diyedir.» diyor.
Hamr: Bu kelime
muhamere'den alınmıştır ki : Karıştırmak mânâsına gelir. Şarab da aklı
karıştırdığı için ona hamr denilmiştir. Bir de tahmir'den alınmıştır.
Tahmir : örtmek
demektir. Şarab aklı örttüğü için ona hamr denilmiştir. Bu kelime Arapçada hem
müzekker, hem müennes olarak kullanılır. Şarab üzümden yapılır. Ve İmam.Âzam'a
göre üzümün kaynatılmamış şırası kükreyip şiddetlendiği zaman şarab olur.
Şarabın Arabcada iki yüz kadar ismi vardır. Fâdıh bunlardan biridir. Ancak üzümden
değil, hurmadan yapılır. İbn-i Seyyide fadîh'ın yarılmış, koruk hurmadan
yapılan içki olduğunu söyler. Demek oluyor ki, fadîh hurmanın gerek tazesinden,
gerek kurusundan, gerekse bunları karıştırmak suretiyle mecmuundan ezilerek ve
yarılarak kaynatılmamış suya atmak suretiyle yapılan şarabdır.
Şâfiiler'den Nevevî
diyor ki : «Müslim'in naklettiği bu hadîsler de sarhoşluk veren bütün içkilerin
haram kılındığına ve bunların hepsine hamr yâni şarab denileceğine sarahat
vardır. Bu hususta fadîh, hurma şıraları; üzüm şırası; arpa, mısır ve darı
suyundan, bal şerbetinden yapılan içkiler müsavidir. Bunların hepsi haram,
hepsi hamrdır. Bizim mezhebimiz budur. Mâlik ve Ahmed'le Selef ve Halefin
cumhurlarının kavli de budur. Basralılardan bir cemaat haram olan yalnız üzüm
şırasıyle pişmemiş kuru üzüm şerbetidir. Bunlar pişirilirse helâl olduğu gibi,
bunlardan başka şeylerden yapılan içkiler pişirilsin pişirilmesin sarhoşluk
vermedikçe helâldir, demişlerdir. Ebû Hanîfe : Haram olan yalnız hurma ve üzüm
meyvelerinin şırasıdır. Üzüm şırasından yapılan içkinin azı-çoğu haramdır.
Meğer ki, pişirilip de üçte ikisi gitmiş ola. Kuru hurma ile kuru üzüm
şıralarının kaynatılmışları helâldir, Velevki azıcık kaynatılmış olsun demiş,
burada bir sınır tayin etmemiştir. Hurma ile üzümden yapılan şarabın
kaynatılmayanı haramdır. Fakat içene had vurulmaz, demiştir.
Bütün bunlar içilip de
sarhoşluk vermediğine göredir: Sarhoş ederse bütün müslümanların icmai ile
haramdır...»
Ebû Dâvud-u
Tayalisî'nin Hz. Berâ'b. Âzib'den tahrîc ettiği bir hadîste şöyle deniliyor :
«Şarabın haram kılındığını bildiren âyet inince ashab: Ya haram kılınmadan
evvel içenlerin hali ne olacak? dediler. Bunun üzerine : İman edip yararlı
işler yapanlara, korundukları, iman ettikleri ve yararlı işler yaptıkları takdirde
içtikleri şey hususunda bir günah yoktur âyeti indi.» Bu hadîsi Tirmizî de
rivayet etmiş ve onun hakkında : «Hasen sahihtir» demiştir. Âyetteki
korunmaktan murad şarabı yeniden içmekten korunmaktır.